Merhaba,


O kadar çok deneyip yorumlarımı sizinle paylaşmam gereken ürün var ki, artık bunu biraz hızlandırmam gerektiğini düşünüyorum. Bir süre önce hakkında okuduğum olumlu yorumlardan sonra almaya karar verdiğim Bioderma Sensibio H2O da onlardan biri. Normalde çift bazlı bir makyaj çıkarma ürünü kullanıyordum, ancak benim gibi makyaj yaparken oldukça az malzeme kullanan biri için yanlış bir seçim olduğunu Bioderma Sensibio ile tanışınca anladım.


Bioderma Sensibio H2O hassas ciltler için temizleyici ve makyaj çıkarıcı bir ürün. Adından da anlayabileceğiniz gibi yapısı tıpkı su gibi. Ben bu ürünü hem makyajımı silmek, hem de sabah ve yatmadan önce olmak üzere günde iki kere cildimi temizlemek amacıyla kullanıyorum. Önce pamukla yüzüme uyguluyorum, sonra durulama gerektirmediği için havlu ile hafifçe kuruluyorum. Ardından da nemlendirici kremimi uyguluyorum. Performansı tıpkı blogger arkadaşlarımın yorumladığı gibi beni kesinlikle memnun etti. Hem cildinizi hem de makyajınızı iyi bir şekilde ve zahmetsizce temizliyor. Benim cildimde vaad ettiği gibi hiçbir tahriş, kızarıklık yapmadı. İçim rahat bir şekilde kullanıyorum. Fakat uyarmadan geçemeyeceğim, bazı suya dayanıklı maskaraları ne yazık ki kolayca çıkaramıyorsunuz. Bunun nedenle ağır göz makyajı yaptığınız zamanlar için elinizin altında yağlı bir makyaj çıkarıcısı bulundurursanız iyi olur.



Ben Bioderma Sensibio H2O ‘yu online bir eczaneden sipariş ettim. Çoğunlukla 500 ml. alırsanız ikinci 500 ml. yanında hediye olarak geliyor.


Benim yorumlarım bu yönde. Eğer günlük makyajlarınız benim gibi sadeyse cildinizi ağır makyaj çıkarıcılar ile yormamak, oluşabilecek tahrişlerden korumak için Bioderma Sensibio H2O kullanmanızı öneririm



Bioderma Sensibio H2O Temizleyici ve Makyaj Çıkarıcı



Sanırım ben bu yaz pembeyi yeniden sevmeye başladım  Bershka’dan aldığım bu pembe beyaz çizgili elbise de bunu kanıtlar nitelikte. Gerçi bu kombinimde elbisemin üzerine bluz aldığım için onu etek taklidi yapan elbise olarak görüyorsunuz hihihi  Ben bu halini de pek sevdim.



Bu kombini dün akşam yaptım. Dün İzmir çok rüzgarlıydı, bu nedenle elbisemin üzerine bluz almam daha iyi olacaktı. Kombinimi pembe babetlerim, zincirli clutch çantam ve Bia Takı bilekliğim ile tamamladım. Evet sadeliği seviyorum



Çantam ile bilekliğim pek uyumlu değil mi sizce de


Çizgili Elbise: Bershka
Bileklik: Bia Takı
Babet: Victoria



Ne Giydim: Pembe Beyaz Çizgili Elbise



Merhaba,


Bugün sizi henüz tanışmadıysanız Nivea’nın yeni serisi ile tanıştırmak istiyorum; strese bağlı terlemeleri bile önlediğini iddia eden Nivea Stress Protect deodorant serisi. Ben bu seri ile bir süre önce Nivea’nın gönderdiği süpriz paket sayesinde tanıştım. Yaz, kış fark etmeden mutlaka deodorant kullanan biriyim, bu nedenle hemen kullanıp etkisini görmek istedim. Vaad ettiği gibi gerçekten terlemeyi ve ter kokusunu uzun süre (48 saate kadar yazıyor) engelliyor mu merak ettim. O zaman hadi benim yorumlarımı okuyalım;



  • Şunu söylemeliyim ki kesinlikle beni memnun eden bir deodorant oldu. Özellikle eğer günüm yoğun geçecekse, kalabalık bir ortamda bulunacaksam Nivea Stress Protect sprey deodorantı tercih ediyorum. Gün boyunca koltuk altını kuru tutuyor ve asla ter kokusu almıyorsunuz.

  • Deodorantın kendi kokusu sizi rahatsız etmeyecek kadar hafif ve ferah. Aynı zamanda ayrı bir parfüm sıktığınızda da asla parfümün kokusunu gölgelemiyor. 48 saat kısmına gelince maalesef yazın o kadar süre duş almadan duramayacağım için bu kadar süre etkili midir bilmiyorum. Ama gün içinde tazeleme ihtiyacı duymadan akşama kadar etkisi sürüyor, bunu söyleyebilirim.

  • Bu seri pudralı olduğu için aklınıza acaba kıyafetlerimde beyaz leke bırakır mı sorusu gelebilir. Ben kullandığım süre boyunca böyle bir problemle karşılaşmadım. Kıyafetlerimde leke bırakmadı. Spreyi iyice çalkalayıp, uygun uzaklıktan uyguladığınız ve kıyafetinizi giymeden önce biraz beklediğiniz takdirde iz kalmadığını siz de görebilirsiniz.

Ben bu seriden sadece sprey deodorantı kullanıyorum, stick yada rollon kullanmayı sevmediğim için diğer ürünler hakkında detaylı bilgi veremeyeceğim. Benim deneyimlerim bu yönde, umarım siz de deneyip memnun kalırsınız



Nivea Stress Protect Deodorant Serisi



66. Cannes Film Festivali bitmiş olabilir ama hala konuşulmaya devam ediyor  Sizinle gün gün Cannes Film Festivalini, ünlülerin giydiklerinden manikürlerine, makyaj ve saç modellerine kadar birçok ayrıntıyı paylaştım. Peki ya festivalde kullanılan ayakkabı ve aksesuarlar? Hadi gelin biraz göz gezdirelim, 2013 trendlerini yakalayalım
























Çok daha fazlasını burada bulabilirsiniz



66. Cannes Film Festivali - Ayakkabı ve Aksesuarlar



T-Shirt & Şort, ZARA



Nude Ayakkabı, ZARA



Ceket, OMG FASHION, OMGFASHION.CO.UK



Gömlek & Floral Pantolon, SHEINSIDE


Siz de stilinizle Günün Görünüşü bölümünde yer almak isterseniz fotoğrafınızı Instagram’da #pemberuj olarak etiketleyin. Ya da iletişim sayfamızdan bize ulaşın


görsel: lookbook.nu



Günün Görünüşü 29.05.2013



Bugün sizi güzel İzmir’imizden gelecek vaadeden genç bir tasarımcı ile tanıştırmak istiyorum; Yasemin Öndar ile yaptığımız mini röportaj ile hem kendini hemde son koleksiyonu olan ‘Pure Reflection”ı tanımaya çalışacağız;


Öncelikle kendini tanıtır mısın ?


1988 yılında İzmir’de doğdum. 2011 yılında Ege Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olduktan hemen sonra moda tasarımı eğitimine başlayarak kendi adımı taşıyan markamı kurdum. Kısa süre sonra hazırladığım koleksiyonlarla Türkiye’nin çeşitli illerinde, tasarımcılarla modaseverleri buluşturan butiklerde yer almaya başladım. Her koleksiyonum ile beraber paylaştığım bir hikayem var. Kendi desenlerimi yaratmayı çok seviyorum  ve  bunu markamın çizgisi haline getirmeyi hedefliyorum.


 Son koleksiyonun olan ‘Pure Reflection’ hakkında bize ne söyleyebilirsin ?


‘Pure Reflection’ adını verdiğim koleksiyonum, adını ‘divan edebiyatı’ndaki “temiz ayna-saf yansıma” sembollerinden alıyor. Saf ayna; baktığımızda yalnızca bedenimizi değil,  ruhumuzu da gösterir. Koleksiyonun her parçasında var olan renkler ise, bizden aynaya yansıyanları temsil ediyor. Aynaya yansıyan; ne doğduğumuz an kadar beyaz, ne mutluluklarımız ve doğrularımız kadar mavi, ne de mutsuzluklarımız ve yanlışlarımız kadar kırmızı. Hepsi. Rumi ve palmet motiflerinden oluşan ve primitif Osmanlı  motiflerine atıflı olan desenim, tamamı ipek kumaşlar üzerine geleneksel yöntemlerle basıldı.



Moda sana ne ifade ediyor? Ve modanın yanında başka bir tutkun var mı?


Modanın benim için bir tutku olduğunu söyleyemem. Bu yüzden ‘moda’ kelimesini çok irdelemiyorum. İşimle ilgili tutkum üretmek ve ürettiğimi sunmak. Resim çizmek bir diğer tutkum.


 


İşinin en sevdiğin ve en sevmediğin yönleri neler?


En sevdiğim tarafı dikim ve sunum aşaması. Sunumun ardından aldığım geri dönüşler ve herhangi birinin üzerinde bir giysimi görmek en tatmin olduğum anlar. Sevmediğim yönü olmasa da her koşulda fazla ilgi istemesi bazen yorucu olabiliyor.


 


İlk satışını hatırlıyor musun?


Evet. İstanbul’da bir alışveriş partisinde ilk eteğimin satılışına şahitlik etmiştim:)


 


Yeni bir tasarım yaratmak kolay mı? İlhamını nereden alıyorsun?


Bir şeyi hayalden gerçeğe dönüştürmek için gereken uygulama süreci hiç kolay değil. Bu işle ilgili en büyük yanılgının da bu olduğunu düşünüyorum. Tasarım aşamamda kendimi daima evvel zaman içinde buluyorum. Bir yanım tarihçi olduğundan, geçmişten fazlaca besleniyorum. İlk koleksiyonumun kahramanı, Büyük İskender’in atı Bukefalos idi. Yeni koleksiyonumda kullandığım motiflerde de çok eski tarihlere ait anlam ve hikayeler yüklü. Yine geçmişle ilintili olarak bitpazarları da sıklıkla ziyaret ettiğim ve beslendiğim bir nokta.


 


Kumaşını nasıl seçiyorsun, koleksiyonu çizdikten önce mi sonra mı ? Ve Kumaş seçerken aradığın kriterler nelerdir?


Ben çizim aşamasında bir yandan koleksiyona en uygun kumaşların numunelerini topluyorum. Demleme sürecini geçtikten sonra son bir değerlendirme ile kararımı veriyorum. Mevsime uygunluğu ve içerik kalitesi en önemlileri.Ayrıca, desen ve baskı kullanacaksam farklı kriterler de devreye giriyor.Ben en çok pamuk ve ipek kullanmayı seviyorum.


Gelecek projelerinden bahsetmek ister misin?


Çok yakın bir tarihte ALS-MNH Derneğine bağlı, tüm ALS hastası ve yakınlarının katılımıyla gerçekleşecek geleneksel bir organizasyonda ALS hastaları için mini bir defile yapacağım.


Markamla ilgili fikir aşamasında olan projelerim de var elbette. Şuan söylemek için erken.


 


Markanın hedefi nedir? Şuanda kendini nerede görüyorsun?


Kendimi bir yerde görebilmek için henüz çok erken. İşimle ilgili hayalini kurduğum her  şeyi gerçekleştirebilmek en büyük hedefim. Bir sonraki koleksiyonumu kendi showroomumda sunmak ilk hedefim. Moda haftalarında yer almak, satış noktalarımı ve üretim hacmimi artırarak daha fazla kişiye ulaşmak, desenlerimi ve hikayelerimi herkes tarafından benimsenmiş bir çizgi haline getirmekse zamana yaydığım hedeflerim arasında.


 


Kendi stilini nasıl tanımlıyorsun?


İçinde rahat hissetmediğim bir giysiyi asla giymem. Yaz kış ceket alırım. Şort en rahat ettiğim giysidir. Basic beyaz ve siyah t-shirtlerim en çok giydiklerim. Kısaca rahat ve yalın.Biraz da maskülen.


 


Kendisine içten cevapları için teşekkür ediyor, sizi son koleksiyonundan kareler ile başbaşa bırakıyoruz.




 



Genç Tasarımcı Yasemin Öndar’dan “Pure Reflection”